Büyüme Baskıları Teknoloji Şirketlerini İnovasyondan Mahrum Bırakabilir!

Arka arkaya 14 çeyrekte beklentilerin üzerinde sonuçlar veren, son yılda yüzde 50’den fazla büyüme yakalayan ve gelirlerini 7 milyar dolar seviyesine çıkaran Facebook, 2017 itibariyle gelirlerindeki büyümenin yavaşlayabileceğini açıkladı. Bunun temel sebebi, Facebook’un bildirimler arasında gösterebileceği reklam sayısında üst limite yaklaşmış olması.

Facebook’un aylık aktif kullanıcı sayısı, 2015’e göre yüzde 10’dan fazla artarak aylık 1.8 milyara ulaştı. Aktif kullanıcılar, günde ortalama 50 dakikalarını Facebook’ta geçiriyor. Bu rakamlar Facebook’un yakaladığı başarının büyüklüğüne iyi birer örnek. Fakat Facebook’un sadece büyümede yavaşlama tahmini açıklaması bile hisse senedi fiyatlarının bir günde yüzde 8 erimesine yetti. Oysa aynı açıklamada Facebook, alternatif büyüme stratejilerinden büyükçe bir buket de açıklamıştı. Örneğin, reklam fiyatlarını arttırmak, Facebook Live ile video formatında reklam satmak, otomotiv ve seyahat gibi sektörlerde reklam sayılarını arttırmak, Instagram, Facebook Messenger ve WhatsApp’ı reklamlara açmak gibi insiyatifler Facebook’un büyüme potansiyelini gösteriyordu.

Finansal pazarların büyüme iştahı hiç azalmıyor. Yatırımcılar, şirketlerden her şart altında büyümelerini talep ediyor. Facebook örneğinde olduğu gibi, büyümenin durması bir kenara, yavaşlaması bile hisse senedi fiyatlarının kısa sürede erimesine yeterli oluyor.

Bir çok teknoloji şirketi yüksek büyüme beklentilerini karşılamakta zorlanıyor:

Devamı için tıklayınız.

 

Kurumsal Yönetim Derecelendirmelerinin Stratejik Değeri

2007 yılında Vestel’in ilk kurumsal yönetim derecelendirmesini açıklamasını takiben, 2015 yılı sonu itibariyle 58 Türk şirketi kurumsal yönetim derecelendirme sistemine girdi. Vestel’in ilk derecelendirmesi 75.91 iken, 2015 yılında 91.24’lük bir seviyeye ulaştı. 2015 sonuna gelindiğinde, derecelendirme sistemindeki tüm şirketlerin ortalama puanı 90.92 ve Anadolu Efes, TSKB, Tav, Aksa ve Arçelik derecelendirme puanında lider şirketler.

Sıra Şirket Tarih Puan
1 Anadolu Efes 22.05.15 95.49
2 TAV Havalimanları 21.08.15 95.19
3 TSKB 20.10.15 95.19
4 AKSA Akrilik 23.07.15 95
5 Arçelik 22.07.15 94.8
6 Tüpraş 02.10.15 94.41
7 Doğuş Otomotiv 15.12.15 94.2
8 Coca Cola İçecek 01.07.15 94.02
9 Pınar Su 04.12.15 93.71
10 Hürriyet 18.09.15 93.58

Derecelendirmeler, bir şirketin kurumsal yönetim ilkeleri açısından dört alt başlıkta değerlendirmesini yansıtıyor: (1) pay sahipleri ve (2)  paydaşlara sağlanan hakler, (3) şeffaflık ve (4) yönetim kurulu yapısı. Derecelendirme sistemine katılan şirketlerin hisse senetleri, kurumsal yönetim endeksi’nde endekslenme ve yatırımcılara yönetim yapıları hakkında kalite sinyalleri verme şansını yakalıyor.

Peki sisteme girmek şirketler için ne gibi faydalar sağlıyor? Bu sorunun cevabını bulmak için, Koç Üniversitesi’nden Dr. Uğur Çelikyurt ile birlikte bir araştırma projesi yürüttük. Bu projemiz, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin katkılarıyla, kurumsal yönetim derecelendirmelerinin sermaye piyasalarındaki stratejik değerine odaklandı. Cevabını aradığımız soru; kurumsal yönetim derecelendirmelerini açıklayan firmaların sermaye piyasalarında nasıl davranış sergilediği ve yatırımcıların şirketlerin önemli sermaye hareketlerine nasıl tepki verdiği idi.

Finans literatürü, gönüllü açıklamalar konusunda iki ayrı görüş sunar. İlk görüş bu açıklamaların, ikincil halka arz veya şirket satın almalarından önce hisse senedi fiyatlarını yapay olarak arttırmaya yönelik olabileceğini söyler. İkinci görüş işe, gönüllü yapılan ek açıklamaların yatırımcılar ile yöneticiler arasındaki bilgi açığını giderdiğini ve bu sebeple hisse senedi fiyatlarında anlamlı bir artışa sebep olduğunu savunur.

Biz de araştırmamızda, kurumsal derecelendirme sistemine giren Türk şirketlerinin ikincil halka arz ve şirket satın alımlarını gözlemleyip, sisteme girmeyen şirketlerle karşılaştırdık. İlk görüşe göre, sistemdeki şirketlerde sisteme girişlerini takiben daha çok ikincil halka arz ve şirket satın alma gözlemlememiz gerekirdi. Böylece, sistemdeki şirketler yapay hisse senedi artışlarından -bir anlamda haksız- fayda etmiş olurlardı. Oysa sonuçlarımız, bunun tersini gösterdi. Sisteme giren şirketler, istatistiki olarak anlamlı derecede daha az ikincil halka arz ve şirket satın alma yapıyorlar. Her iki sermaye hareketinin de yatırımcılar tarafından çok istenmeyen yüksek riskli hareketler olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bulgumuz bize derecelendirme sistemine giren şirketlerin ikincil halka arz ve şirket satın alımlarında daha seçici ve ihtiyatlı kararlar verdiğini söylüyor.

İkinci görüşe göre, gönüllü kurumsal derecelendirme açıklamaları yatırımcılar için gerçek anlamda pozitif değer yaratıyor olmalıydı. Bu görüşü test etmek için, bir sonraki adımda, sisteme giren şirketlerin ikincil halka arz ve şirket satın alımlarına piyasaların verdiği tepkileri inceledik. Bulgularımız, kurumsal derecelendirmelerini açıklayan şirketlerin diğer şirketlere göre, hem ikincil halka arz hem de şirket satın alımlarında piyasa değerlerinde artış yaşadığını gösterdi.

Bulgularımızdan vardığımız genel sonuç, kurumsal derecelendirmelerini açıklayan şirketlerin daha sonraki önemli sermaye hareketlerinde bu derecelendirmelerden yükselen piyasa değeri anlamında fayda elde ettikleridir.

Gelecek araştırmalar, kurumsal yönetim derecelendirme açıklamalarının rakip firmaların piyasa değerinde ve yabancı yatırımcı çekmede etkilerini araştırarak, derecelendirme sistemine girmeyi değerlendiren yönetim kurullarına biraz daha yardımcı olabilirler.

Birgül Arslan ve Uğur Çelikyurt

*TKYD‘ye araştırmamıza sağladığı katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

 

Strateji eğitiminde teknoloji çağı: İşletme simülasyonları

Şirketler ürün hayat döngülerinin tüm kritik dönemlerinde, uygun stratejiyi belirlemek ve bunu en iyi şekilde uygulamak zorundadır. İş dünyasının tüm karmaşası içerisinde hem stratejik kararlar vermek, hem de onları uygulamak, çok kritik ve bir o kadar da nadir bulunan bir yetkinliktir. Strateji kurguluma ve uygulama yetkinliğini edinmek için, strateji alanında yazılan kitap ve makaleleri okumak, strateji duayenlerini dinlemek vb. pasif öğrenme teknikleri oldukça yetersiz kalır. Stratejik düşünce, teknik bir bilgi değil, bir yetkinliktir; ve satranç oynamak, dans etmek, heykel yapmak gibi yetkinliklerde olduğu gibi ancak yaşayarak öğrenilir.

Öte yandan, bir yönetici adayının strateji alanında gelişimini yaşayarak öğrenmeye bırakmak büyük risk barındırır. İlk olarak şirketler, yöneticilerinin gelişip iyi birer stratejist olması için yıllarca bekleme lüksüne sahip değildir. Stratejik düşünce yeteneğine sahip yöneticilere hemen şimdi ve her zaman ihtiyaçları vardır. İkinci olarak, stratejik yetkinlikleri deneme-yanılma ile doğal öğrenme süreçlerine bırakmak, sıklıkla yanlış karar uygulama riskini almak demektir.

Simülasyonların avantajları:

Bstrategymapu problemleri çözmek için strateji eğitimcileri artık simülasyonlardan faydalanıyorlar. İşletme simülasyonları, katılımcılara risksiz bir ortamda karar verme ve deneme-yanılma yoluyla bir çeşit derin öğrenme fırsatı sunuyorlar. Tipik bir işletme simülasyonu; dört veya beş kişilik ekipler halinde, 6-10 dönemde, işletme kararları verilerek oynanıyor. İyi bir simülasyon; pazarlama, satış ve dağıtım, üretim, kalite yönetimi, finans ve kurumsal sorumluluk gibi tüm uzmanlık alanlarında kararlar alarak diğer takımlar ile rekabet etmeyi içerir. Simulasyonlar, özel bir rekabet modelleme algoritması ile, verilen kararların gerçek pazar koşullarına en yakın şekilde şirket performansına yansımasını sağlarlar.

Her karar dönemi sonrasında rekabet içindeki tüm takımlar, şirketlerinin performansını hisse senedi fiyatı, kârlılık, özsermaye verimliliği ve bunlar gibi diğer önemli performans boyutlarında, diğer şirketlerle karşılaştırmalı olarak, görürler. Böylece katılımcılar, verdikleri kararların pazar payı ve finansal durumlarına etkilerini anında öğrenirler. Simülasyon sonunda, stratejik konumlandırma ve fonksiyonlar arası koordinasyonun önemi her katılımcı için önemli birer öğrenim kazancı olur. İşletme simülasyonları, bu bütünsel öğrenme ve yetkinlik geliştirme avantajları sebebiyle dünyanın önde gelen MBA ve Executive MBA programlarında capstone derslerinde uygulanıyor.

Strateji eğitimi alanında yapılan araştırmalar işletme simülasyonlarının, varsayımları sorgulama, verileri değerlendirme, önerilerin mantığını sorgulama gibi kritik düşünme ve karar alma yeteneklerinde ciddi bir gelişime sebep olduğunu gösteriyor (Lovelace et al., 2016). Bunun iki temel sebebi, eğitim sürecinin yüzde yüz interaktivite ve anında geribildirim üzerine kurulmasıdır. Araştırmalar ayrıca, simülasyonla eğitim alan katılımcıların, diğer eğitim türlerine katılan katılımcılara göre, eğitimden daha memnun olduklarını ve öğrendiklerinin tavır ve davranışlarına daha çok değişikliğe sebep olduğunu göstermiştir (Bell et al., 2008). Örneğin simülasyonlardaki takım çalışması, katılımcıların etkin işbirliği ve liderlik yeteneklerini geliştirmede eşsiz bir fırsattır. Eğitimlerden sonraki dönemleri kapsayan araştırmalar ise, simülasyonlarda başarılı olan katılımcıların iş hayatlarında ilerledikçe diğer katılımcılara göre daha yüksek ücretler aldıklarını ve daha çabuk yükseldiklerini göstermiştir (Gosen & Washbush, 2004).

Etkin Simülasyon Uygulamaları:

marketshares
Çalışanlarına strateji eğitimi planlayan şirketler, şirketlerinin bulunduğu sektöre veya karşı karşıya oldukları en önemli sorunlara göre en uygun simülasyonu seçebilirler. Örneğin, perakende alanında faaliyet gösteren şirketler pazarlama ve lojistiğin, tüketici elektroniği alanında faaliyet gösteren şirketler inovasyon ve araştırma-geliştirmenin, çimento gibi sermaye yoğun alanlarda hizmet veren şirketler ise finans fonksiyonunun öne çıktığı işletme simülasyonlarını tercih edebilirler. Simülasyonlara her kademeden çalışanın katılmasında fayda vardır. Böylece, bir şirketin rekabet ve müşterilerine en yakın çalışanlarının da strateji üretebilir konuma gelmesi sağlanabilir. Takımlar oluşturulurken katılımcıların farklı uzmanlık alanları ve deneyimlere sahip olanlardan seçilmesi, hem daha etkin stratejik kararlar verilmesinde, hem de katılımcıların birbirinden öğrenmesinde oldukça faydalı olur.

Simülasyonun en etkin öğrenme deneyimini sağlamasında eğitimci önemli bir rol oynar. Öncelikle eğitimci, karar dönemleri sonunda ortaya çıkan sonuçları anlamlı hale getirmeli ve takımların başarı veya başarısızlık sebeplerini iyi teşhis etmesine yardımcı olmalıdır. Bunu yaparken, yol gösterici olmayı tercih etmeli, tavsiye vermekten kaçınmalıdır; çünkü tavsiye vermek, katılımcının elinden nadide bir öğrenme fırsatını almak demektir. Eğitimci, takımların karar verme aşamalarında iyi gözlem yapmalı ve olumsuz takım dinamiklerinin oluştuğu durumlarda minimal fakat etkili yöntemlerle takımların sorunları aşmalarını sağlamalıdır. Eğitimci ayrıca simülasyonu iyi takip etmeli, rekabetin geldiği durumda şirketlerin kararları ve başarı durumları arasındaki sebep sonuç ilişkilerini belirlemeli, ve simülasyon sonunda bu gözlemlerini strateji bilgileriyle harmanlayarak katılımcılara anahtar öğrenme kazanımları olarak sunmalıdır.

 

Kaynaklar:

Bell, B. S., Kanar, A. M., & Kozlowski, S. W. (2008). Current issues and future directions in simulation-based training in North America. The International Journal of Human Resource Management, 19(8), 1416-1434.

Gosen, J., & Washbush, J. (2004). A review of scholarship on assessing experiential learning effectiveness. Simulation & Gaming, 35(2), 270-293.

Lovelace, K. J., Eggers, F., & Dyck, L. R. (2016). I Do and I Understand: Assessing the Utility of Web-Based Management Simulations to Develop Critical Thinking Skills. Academy of Management Learning & Education, 15(1), 100-121.

Continue reading Strateji eğitiminde teknoloji çağı: İşletme simülasyonları